Evcil Hayvanlarda Ozon Tedavisi

Ozon Tedavisi

Evcil hayvanlarda ozon tedavisi, hücrelerin yenilenmesi, onarılması ve beslenmesi gibi büyük avantajlar sağlayan bir tedavi yöntemidir. Atmosferde üst katmanlarda yer alan, renksiz bir gaz olan ozon, saf oksijen ve saf oksijen karışımı ile tedavi amaçlı kullanılır. Evcil hayvanlarda ozon tedavisi, vücudun savunma sistemini oluşturan beyaz kan hücrelerinin oluşumunu arttırarak enfeksiyon oluşumunu engeller.

Ozon Tedavisinin Uygulanma Şekilleri;

Veteriner kliniğimizde uygulanan ozon terapisi tedavisinin uygulama yöntemleri şunlardır:

1. Otohemoterapi:
Major Otohemoterapi: Bu yöntemde, evcil hayvandan alınan bir miktar kan, ozon ile karıştırılır. Ardından bu karışım tekrar hayvanın vücuduna enjekte edilmektedir. Bu, genellikle bağışıklık sistemini uyararak vücudu hastalıklara karşı daha dirençli hale getirmeyi amaçlar.
Minor Otohemoterapi: Major otohemoterapinin benzeri olan bu yöntemde de kan alınır, ozon ile karıştırılır ve kas içine enjekte edilir. Bu yöntem de bağışıklık sisteminin uyarılmasını hedefler.
2. Lokal Ozon Uygulaması: Ozon gazı, belirli bölgeldeki cilt yüzeyine uygulanır. Bu, deri üzerindeki yaraların iyileşmesini desteklemek veya cilt sorunlarını tedavi etmek amacıyla yapılmaktadır.
3. Rektal Uygulama: Rektal yolla ozon gazının verilmesi, genellikle bağırsak problemleri veya sistemik rahatsızlıkların yönetimi için tercih edilmektedir.
4. Subkutan Uygulama: Ozon gazı, deri altına enjekte edilerek uygulanır. Bu yöntem, genellikle inflamasyonun azaltılması veya ağrının hafifletilmesi amacıyla kullanılmaktadır.
5. İntramusküler Uygulama: Ozon gazı, kas dokusu içine enjekte edilerek verilmektedir. Bu yöntem, kas zedelenmeleri veya ağrının giderilmesi için tercih edilmektedir.
6. İntraartiküler Uygulama: Eklemlere ozon gazının enjekte edilmesi, eklem rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Bu yöntem, özellikle eklem iltihaplarının ve dejeneratif eklem hastalıklarının tedavisinde düşünülmektedir.
7. İntraauriküler Uygulama: Kulak içine ozon gazının uygulanması, kulak enfeksiyonları veya inflamasyonun tedavisi için düşünülür.
8. İntravertebral (Paravertebral) Uygulama: Omurga çevresine ozon gazının enjekte edilmesi, omurga problemlerinin yönetimi için kullanılmaktadır.
9. İntravesical (Vezicoüretral) Uygulama: Mesane içine ozon gazının uygulanması, idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisi veya mesane sorunlarının yönetimi amacıyla yapılmaktadır.
10. Hasarlı Doku İçine Uygulama: Ozon gazı, tümörler, apseler veya hasarlı dokuların içine enjekte edilerek, bu bölgelerdeki enfeksiyonların kontrol altına alınması veya tedavi edilmesi amaçlanmaktadır.
11. Torba Ozon Uygulaması: Bu yöntemde ozon gazı, bir torba veya kese içinde toplanır ve bu torba, belirli bir bölgeye yerleştirilerek ozonun etkilerinin o bölgeye yönlendirilmesi sağlanmaktadır.

Evcil Hayvanlarda Ozon Tedavisinin Faydaları

Evcil hayvanlarda ozon tedavisi, çeşitli durumlarda kullanılır:

  • İltihaplanma, enfeksiyon, kanser, doku hasarı
  • Göz enfeksiyonları, göz hastalıkları ve alerjik reaksiyonlar
  • Yaşlı hayvanlarda dokuların oksijen kullanımının iyileştirilmesi
  • Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
  • Kürk ve cilt koşullarının iyileştirilmesi
  • Mevsimsel yoğun tüy dökülmelerinin giderilmesi
  • Yara oluşumunun azaltılması
  • Hastalık ve cilt sorunlarının tedavisi

Ozon Tedavisi Kimlere Önerilmez?

Hamile, spazm ve kronik krampları olan, yakın zamanda iç kanama geçirmiş, hipertiroidizmi ve trombositopenisi olan köpeklerde ozon tedavisi önerilmez.

Vet 216 Veteriner kliniği ‘mizde uygulanan ozon tedavisi yöntemlerinin tüm süreçleri titizlikle uygulanmaktadır. Ozon tedavisi evcil hayvanlarımız için uygulanan tüm tedavi türleri için tedavilerin iyileştirme etkisini arttıran bir yöntem olarak kabul edilmektedir.

Kedi ve köpek bakımı

“Halsiz şekilde birkaç gündür yatan köpeğim için endişelenip Vet216 ya götürdüm. Soğukkanlılık ve bilgili doktor sayesinde köpeğim şuanda eskisi koşmaya ve oynamaya başladı. TEŞEKKÜR EDERİM :)”

Gözde Sevmez
Aydınevler veteriner kliniği

“Yol üzerinde gördüğüm bakımsız bir köpeği hem kontrollerini yaptırmak için hem de sağlıklı olması için kliniğe götürdüm. İyi yürekli insanlar çalışanlar. Tavsiye ederim. Pandemi sürecini gerçekten benimseyen bir klinik. Alınan önlemler harika.

Elif Erdoğan

Sıkça Sorulan Sorular

Sıkça yaşanılan problemler ve yanlış bilinen doğruları sizin için derledik.

Öncelikle mutlaka bir veteriner kliniğine götürerek ilk muayenesini ve hekiminizin gerekli gördüğü işlemleri yaptırınız. Sonrasında ise hekiminizin yönlendirmesine göre ilerleyebilirsiniz.
Kedinizi yaşına uygun mamayla besleyebilirsiniz. Mama tercihiniz kuru ve yaş mamadan yana olmalıdır. Maması kesinize gerekli vitamin, minareler ve proteini sağlayacaktır. Ekstra olarak başka birşey vermenize gerek yoktur. Mama seçimlerinizde özellikle veteriner seri üst kalite mamalar tercih etmeniz beslenmesi açısından çok daha iyi olacaktır.
Uzun tüylü hayvanlarda tüyleri düzenli olarak taramak çok önemlidir. Günlük olarak tüyüne uygun bir tarakla tarayıp haftalık olarak da furminator tarakla tarama yapıldığında hem deriye hava aldırıp tüy dökülmesinin önüne geçmiş olursunuz hem de kıtık dediğimiz tüylerdeki keçeleşmeleri önleyerek sağlıklı tüy çıkışını sağlarız. Çok uzun tüylü hayvanlarda ise düzenli traş da bu rutine eklenebilir. Pet kuaförünüz bu konuda size yol göstererek destek olacaktır.
Yurtdışına çıkış için belli prosedürler bulunmaktadır. Kısaca bahsetmek gerekirse evcil hayvanınızın mikroçipi ve kuduz aşısı olması gerekmekte ve kan örneği alınarak kuduz titre testi yapılması gerekli. Bu testin sonucu çıktıktan sonra ise yaklaşık 3 aylık bir karantina süreciniz bulunuyor. Toplamda 6 aylık bir süreciniz bulunmakta. Daha detaylı bilgi için öncelikle uçuz yapacağınız havayolu, gideceğiniz ülkenin konsolosluğu ve hekiminizle görüşerek bu süreci rahatça atlatabilirsiniz.
Hayvanlarda ara sıra hapşırma normal olarak karşılanır. Ama evcil hayvanınız üst üste hapşırıyorsa veya hapşırmaya eşlik eden başka şikayetleriniz de varsa aksatmadan bir veteriner kliniğine götürerek kontrollerini yaptırınız.
  • Kedi ve köpekler ot yiyerek beslenen yani otçul hayvanlardan değildir. Oysa bir çok kedi ve köpek sahibi kedi ve köpeğinin ot yediğini görmüştür.
  • Çoğu zaman köpek veya kedi ot yediği zaman kusar, buda ot yediği için mi kusar, yoksa kusacağı zaman mı ot yer sorusunu beraberinde getirir.
  • Ancak kedi ve köpekler özellikle kediler sürekli kendilerini yalayan ve temizliğini bu şekilde yapan hayvanlardandır.Ayrıca vücutta bulunan dış parazitleride patilerinin yanında dişleriyle uzaklaştırmaya çalışmaları da tüy yutmalarına neden olmaktadır. Yedikleri otun içerisin de bulunan selüloz sayesinde yutulan tüyler yumuşatılarak kusma yoluyla dışarı çıkarılabilmektedir.
    Tam ve dengeli besin alamayan kedi ve köpeklerin de ot yediği az da olsa görülmektedir. Böyle bir sorun yaşandığında besinlerine yapılan takviyeler, öğün saatlerinin ve miktarlarının ayarlanması ile bu sorunu gidermek mümkün olabilir.
  • Kısaca özetlenirse köpek ve kedilerin ot yemesi gayet doğal bir davranış biçimidir. Ancak evde bulunan bazı bitkiler ve çiçekler hayvanlar için zehirli olabilir.Bu konuda çok dikkatli olunmalıdır. Bu nedenle bahçeye ve sokağa çıkamayan kedilerin yemesi için hazır satılan ekilebilir, paketler içinde ürünler de bulunmaktadır.

Kedi ne yer ne içer diye sorulsa herhalde akla ilk gelen şey süttür. En doğal besinlerden olan süt fazla miktarda verilirse kediniz sütü sindiremeyeceğinden kolaylıkla ishal olacaktır. Çünkü süt her kedi için sindirimi pek de o kadar kolay bir içecek değildir. Bu sebeple kedilere süt verirken daha özenli olunması ve onların bire bir oranında sulandırarak sindirebileceği ölçüde verilmesi gerekir. Süt protein ve yağ açısından zengin bir içecektir. Ama bu zengin içerik kedilerin sindirimini oldukça zorlar. O yüzden genelde 4 kg. ağırlığındaki bir kediye 1/4 litre kadar verilen süt bizce küçük bir kapmış gibi görülse de kediniz için ağır bir yemek olacaktır. Laktoz, süt şekeride denilen, süte tat veren bir maddedir. Laktoz duyarlılığı insanlar dahil tüm memelilerde görülen bir durumdur. Sebebi vücutta laktozu sindirmeye yarayan laktaz enziminin bulunmamasıdır. Aşırı süt içilmesi durumunda sütteki laktoz yeterince sindirilemez ve kalın barsaklara giden laktoz bu durumda barsaklarda bakterilerin çoğalmasına ve barsak enfeksiyonlarının oluşmasına ya da barsaktan vücuda yayılan diğer enfeksiyonların başlamasına sebep olur. Kedinize süt verirken ölçünüz şu olmalıdır. Kedinizin 1 kg. ağırlığının karşılığında 1 gram kadar laktozu sindirmesi mümkündür. Yani 4 kiloluk bir kedi için 4 gramdan fazla laktoz içeren süt verilmemelidir. Peki laktozun ölçüsünü nasıl anlayacaksınız. Pastörize sütlerin kabında içerdiği materyaller yazmaktadır. Sütün litre ölçüsüne kıyaslayarak laktoz dozajını ayarlayabilirsiniz. Ayrıca kedinize süt verirken verilecek süt kadar su eklemeyi unutmamalısınız. Bu sindirimi daha kolaylaştıracaktır. Önemli bir hatırlatma, süt asla suyun yerini tutmaz. Kedinize süt verdiğiniz için suyu kesmemelisiniz. Su, sütten çok daha önemli ve zorunlu bir içecektir. Her daim taze tutulmaya çalışılmalıdır.

  • Ağız, burun, göz, kulak veya doğal vücut boşluklarından anormal akıntı
  • Aşırı uyku hali gibi anormal davranışlar.
  • İştah kaybı, aşırı kilo kaybı veya aşırı kilo alması,aşırı su tüketimi
  • Vücutta gelişen anormal şişkinlikler.
  • Yatıp kalkarken zorlanma
  • Vücudun herhangi bir bölümünü sürekli yalaması ve ısırmaya çalışması
  • Tüylerin düzensiz, donuk ve mat olması. Deride kepeklenme ve lokal tüy dökülmesi
  • Açık yaralar
  • Nefeste ve ağızda kötü koku ve dişlerde aşırı tartar birikimi
  • Hayvanda kabızlık veya ishal hali.

Yüksekten düşme olgularında kırık şekillenmemiş olsa dahi 48 saatlik kritik bir süreci vardır. 48 saat içinde iç kanama riskine karşılık 4-8 saat aralıklarla kanama durdurucularının yapılması gerekmektedir.

Böyle durumlarda vakit kaybetmeden en yakın veteriner sağlık merkezine başvurmanızı öneririz.

Başka sorularınız varsa lütfen bizimle iletişime geçin.