Koruyucu Hekimlik ile Can Dostlarınızın Hayatını Koruma Altına Alın!

Kedi ve köpek gibi özellikle sokakta yaşamış, doğmuş bir hayvanı sahipleniyorsanız bilmeniz gereken bazı noktalar vardır. Sahipleneceğiniz bu can dostunuz sokakta yaşamış veya doğmuş olduğu için, pek çok sizin ve kendi sağlığı açısından riskler barındırabilmektedir. Bu nedenle bu can dostunuzu, herhangi bir risk faktörü için öncelikle, veteriner muayene yöntemlerinden geçirmeniz olası bir sorunun önüne geçmede en iyi korunma yöntemi olmaktadır. Veteriner hekimlikte bu konularla ilgili bir diğer önemli alan ise, koruyucu hekimliktir. Bu alan, insan sağlığı açısından da önemli riskleri ortadan kaldırmak için koruyucu bir yöntem olmakla birlikte, hayvanların da ev yaşantısına alışma süreçlerinin başlangıcında uygulanarak hem bireyleri hem de can dostlarını koruma altına almayı ve var olan sağlık sorunlarının ilerlemesini önlemeyi hedeflemektedir.

Koruyucu Hekimlik Kapsamındaki Hastalıklar

Kronik Hastalıklar: Kedi, köpek ve kuş gibi hayvanlar da insanlar gibi birçok doğuştan gelen hastalıklarla dünyaya gelmiş olabilir. Bu hastalıklar, bazı zamanlar hayati bir risk oluşturmayan türde olmalarına karşın, doğuştan gelen beyin ve sinir hastalıkları ve felç, kalp krizi, kalp yetmezliği veya damar tıkanıklığı gibi kalp hastalıkları, astım, bronşit akciğer hastalıkları, bağışıklık sistemi hastalıkları gibi hayati öneme sahip kronik hastalıklar da olabilmektedir. Bu hastalıklar bazı zamanlar fark edilebilir düzeyde, bazı zamanlar ise fark edilemeyecek düzeyde olabilir, bu nedenle can dostunuzun tam teşekküllü bir sağlık kontrolü uygulamasından geçmesi iyi olacaktır.

Bulaşıcı Hastalık Kontrolü: Evcil dostunuzla bir evi paylaşmadan önce bilmeniz gerekenlerden bir tanesi de onun sizin için de tehlikeli olabilecek viral ve bakteriyel bulaşıcı hastalıklar taşıyor olabileceği gerçeğidir. Bu hastalıklar ise; parazitler, mantar ve kuduz gibi hastalıklardır. Bu hastalıklar kaşıntı, kızarıklık, iştah azalması, deri üzerinde pullu görüntü, tüylerde dökülme, ağızdan su akması gibi belirtiler gösterebilmektedir, bu ve benzeri belirtiler gördüğünüzde vakit kaybetmeden can dostunuzu bir bulaşıcı hastalık kontrolü uygulamasından geçirmeniz bu tür hastalıklarda erken teşhis için önemlidir.

Koruyucu Hekimlik Bilgileri ve Ücretleri

Hayvanların yaşadığı rahatsızlıklar doğum öncesi sonrası da oluşabilmektedir. Bu hastalıklar, doğum öncesi ve sonrasında oluşan fiziksel anomaliler olmaktadır. Bu anomalilerin oluşmaması için doğum öncesi veya evlat edinme zamanınıza göre doğum sonrası, koruyucu hekimlik adı altında verilen rutin muayene takibi mutlaka uzman veteriner hekim tarafından yapılmalıdır. Yine, yavruluk döneminde evlat edindiğiniz kedi ve köpeklerin, 1. aydan itibaren başlanması gereken düzenli aşı takibi ve buna bağlı olarak periyodik muayene takvimi oluşturulmalıdır. Ayrıca yine, can dostunuzun veteriner hekiminizle belirleyeceğiniz haftalık, aylık ve yıllık pet takibi uygulamalarını aksamamanız onun sağlıklı büyümesi ve yaşaması için son derece önemlidir. Yukarıda belirtilen hastalıklar hayvan sever, can dostunun sağlığını düşünen bir insan için çok elzem konulardır, dolayısıyla sağlık için harcanan para israf değildir ancak veteriner hekim kliniği merkezlerimizdeki koruyucu hekimlik ücretleri, cebinizi zorlamayacak düzeyde oluşturulmuştur. Bilgiler için web adresimiz üzerinden bize ulaşabilirsiniz.

Kedi ve köpek bakımı

“Halsiz şekilde birkaç gündür yatan köpeğim için endişelenip Vet216 ya götürdüm. Soğukkanlılık ve bilgili doktor sayesinde köpeğim şuanda eskisi koşmaya ve oynamaya başladı. TEŞEKKÜR EDERİM :)”

Gözde Sevmez
Aydınevler veteriner kliniği

“Yol üzerinde gördüğüm bakımsız bir köpeği hem kontrollerini yaptırmak için hem de sağlıklı olması için kliniğe götürdüm. İyi yürekli insanlar çalışanlar. Tavsiye ederim. Pandemi sürecini gerçekten benimseyen bir klinik. Alınan önlemler harika.

Elif Erdoğan

Sıkça Sorulan Sorular

Sıkça yaşanılan problemler ve yanlış bilinen doğruları sizin için derledik.

Öncelikle mutlaka bir veteriner kliniğine götürerek ilk muayenesini ve hekiminizin gerekli gördüğü işlemleri yaptırınız. Sonrasında ise hekiminizin yönlendirmesine göre ilerleyebilirsiniz.
Kedinizi yaşına uygun mamayla besleyebilirsiniz. Mama tercihiniz kuru ve yaş mamadan yana olmalıdır. Maması kesinize gerekli vitamin, minareler ve proteini sağlayacaktır. Ekstra olarak başka birşey vermenize gerek yoktur. Mama seçimlerinizde özellikle veteriner seri üst kalite mamalar tercih etmeniz beslenmesi açısından çok daha iyi olacaktır.
Uzun tüylü hayvanlarda tüyleri düzenli olarak taramak çok önemlidir. Günlük olarak tüyüne uygun bir tarakla tarayıp haftalık olarak da furminator tarakla tarama yapıldığında hem deriye hava aldırıp tüy dökülmesinin önüne geçmiş olursunuz hem de kıtık dediğimiz tüylerdeki keçeleşmeleri önleyerek sağlıklı tüy çıkışını sağlarız. Çok uzun tüylü hayvanlarda ise düzenli traş da bu rutine eklenebilir. Pet kuaförünüz bu konuda size yol göstererek destek olacaktır.
Yurtdışına çıkış için belli prosedürler bulunmaktadır. Kısaca bahsetmek gerekirse evcil hayvanınızın mikroçipi ve kuduz aşısı olması gerekmekte ve kan örneği alınarak kuduz titre testi yapılması gerekli. Bu testin sonucu çıktıktan sonra ise yaklaşık 3 aylık bir karantina süreciniz bulunuyor. Toplamda 6 aylık bir süreciniz bulunmakta. Daha detaylı bilgi için öncelikle uçuz yapacağınız havayolu, gideceğiniz ülkenin konsolosluğu ve hekiminizle görüşerek bu süreci rahatça atlatabilirsiniz.
Hayvanlarda ara sıra hapşırma normal olarak karşılanır. Ama evcil hayvanınız üst üste hapşırıyorsa veya hapşırmaya eşlik eden başka şikayetleriniz de varsa aksatmadan bir veteriner kliniğine götürerek kontrollerini yaptırınız.
  • Kedi ve köpekler ot yiyerek beslenen yani otçul hayvanlardan değildir. Oysa bir çok kedi ve köpek sahibi kedi ve köpeğinin ot yediğini görmüştür.
  • Çoğu zaman köpek veya kedi ot yediği zaman kusar, buda ot yediği için mi kusar, yoksa kusacağı zaman mı ot yer sorusunu beraberinde getirir.
  • Ancak kedi ve köpekler özellikle kediler sürekli kendilerini yalayan ve temizliğini bu şekilde yapan hayvanlardandır.Ayrıca vücutta bulunan dış parazitleride patilerinin yanında dişleriyle uzaklaştırmaya çalışmaları da tüy yutmalarına neden olmaktadır. Yedikleri otun içerisin de bulunan selüloz sayesinde yutulan tüyler yumuşatılarak kusma yoluyla dışarı çıkarılabilmektedir.
    Tam ve dengeli besin alamayan kedi ve köpeklerin de ot yediği az da olsa görülmektedir. Böyle bir sorun yaşandığında besinlerine yapılan takviyeler, öğün saatlerinin ve miktarlarının ayarlanması ile bu sorunu gidermek mümkün olabilir.
  • Kısaca özetlenirse köpek ve kedilerin ot yemesi gayet doğal bir davranış biçimidir. Ancak evde bulunan bazı bitkiler ve çiçekler hayvanlar için zehirli olabilir.Bu konuda çok dikkatli olunmalıdır. Bu nedenle bahçeye ve sokağa çıkamayan kedilerin yemesi için hazır satılan ekilebilir, paketler içinde ürünler de bulunmaktadır.

Kedi ne yer ne içer diye sorulsa herhalde akla ilk gelen şey süttür. En doğal besinlerden olan süt fazla miktarda verilirse kediniz sütü sindiremeyeceğinden kolaylıkla ishal olacaktır. Çünkü süt her kedi için sindirimi pek de o kadar kolay bir içecek değildir. Bu sebeple kedilere süt verirken daha özenli olunması ve onların bire bir oranında sulandırarak sindirebileceği ölçüde verilmesi gerekir. Süt protein ve yağ açısından zengin bir içecektir. Ama bu zengin içerik kedilerin sindirimini oldukça zorlar. O yüzden genelde 4 kg. ağırlığındaki bir kediye 1/4 litre kadar verilen süt bizce küçük bir kapmış gibi görülse de kediniz için ağır bir yemek olacaktır. Laktoz, süt şekeride denilen, süte tat veren bir maddedir. Laktoz duyarlılığı insanlar dahil tüm memelilerde görülen bir durumdur. Sebebi vücutta laktozu sindirmeye yarayan laktaz enziminin bulunmamasıdır. Aşırı süt içilmesi durumunda sütteki laktoz yeterince sindirilemez ve kalın barsaklara giden laktoz bu durumda barsaklarda bakterilerin çoğalmasına ve barsak enfeksiyonlarının oluşmasına ya da barsaktan vücuda yayılan diğer enfeksiyonların başlamasına sebep olur. Kedinize süt verirken ölçünüz şu olmalıdır. Kedinizin 1 kg. ağırlığının karşılığında 1 gram kadar laktozu sindirmesi mümkündür. Yani 4 kiloluk bir kedi için 4 gramdan fazla laktoz içeren süt verilmemelidir. Peki laktozun ölçüsünü nasıl anlayacaksınız. Pastörize sütlerin kabında içerdiği materyaller yazmaktadır. Sütün litre ölçüsüne kıyaslayarak laktoz dozajını ayarlayabilirsiniz. Ayrıca kedinize süt verirken verilecek süt kadar su eklemeyi unutmamalısınız. Bu sindirimi daha kolaylaştıracaktır. Önemli bir hatırlatma, süt asla suyun yerini tutmaz. Kedinize süt verdiğiniz için suyu kesmemelisiniz. Su, sütten çok daha önemli ve zorunlu bir içecektir. Her daim taze tutulmaya çalışılmalıdır.

  • Ağız, burun, göz, kulak veya doğal vücut boşluklarından anormal akıntı
  • Aşırı uyku hali gibi anormal davranışlar.
  • İştah kaybı, aşırı kilo kaybı veya aşırı kilo alması,aşırı su tüketimi
  • Vücutta gelişen anormal şişkinlikler.
  • Yatıp kalkarken zorlanma
  • Vücudun herhangi bir bölümünü sürekli yalaması ve ısırmaya çalışması
  • Tüylerin düzensiz, donuk ve mat olması. Deride kepeklenme ve lokal tüy dökülmesi
  • Açık yaralar
  • Nefeste ve ağızda kötü koku ve dişlerde aşırı tartar birikimi
  • Hayvanda kabızlık veya ishal hali.

Yüksekten düşme olgularında kırık şekillenmemiş olsa dahi 48 saatlik kritik bir süreci vardır. 48 saat içinde iç kanama riskine karşılık 4-8 saat aralıklarla kanama durdurucularının yapılması gerekmektedir.

Böyle durumlarda vakit kaybetmeden en yakın veteriner sağlık merkezine başvurmanızı öneririz.

Başka sorularınız varsa lütfen bizimle iletişime geçin.